ADANA TİCARET ODASI | YARIŞMA | 2014
Konsept
Le Corbusier’nin “makine estetiği” kuramının üzerinden uzun yıllar geçti. İdeal yapının, makineye en çok öykünen tasarımla mümkün olduğuna inanılan bu düşünce yine yıllar içinde birçok kez eleştirildi ve günümüzde de eleştiriliyor. Ancak makine ile ilişkilendirilen tasarım biçimi hala eski bir alışkanlık olarak yaşamaya devam ediyor.
Hem kentler hem de binalar, birbirini tekrar eden modüler sistemler ile sürprizsiz ve her şeyini hemen açık eder biçimde şekillendiriliyor. Genel tasarım tavrı, adeta binaya ilk defa giren kişinin bütün yapıyı en çabuk sürede kavraması üzerine yoğunlaşıyor. Oysa mimari insan ile var olur. İnsan da monotonluğu sevmeyen, yeniliklere ve sürprizlere açık bir varlıktır. İşte buradan hareketle Adana Ticaret Odası Hizmet Binası tasarımındaki çıkış noktası, yapının makineden uzaklaşıp insana yaklaşmasını sağlamaktır.
Geleneksel kent biçiminde görülmektedir ki kullanıcı kendini mütemadiyen değişen ve sürprizli bir dünya içinde bulur. Gezindiği yerleri çabuk tüketmez ve bulunduğu mekanları tanıyor olsa bile zaman içerisinde farklı biçimlenişler görmeye devam eder. Bu bağlamda geleneksel kent dokusunun modern şehircilik açısıyla karmaşıklığının kısmen giderilerek yeniden yorumlanması ATO binasında denenmiştir.
Konumlanma Stratejisi
Binanın ana girişi Turhan Cemal Beriker Bulvarı’na açılır. Bunun nedeni kentin ana akslarından birinin yoğunluğundan faydalanılarak yapının önünün yayalar tarafından esnekçe kullanılacak bir meydana bürünmesini sağlamaktır. Bununla birlikte konferans salonuna ve de protokole hizmet edecek ikinci bir giriş de 60012 sokağına açılır. Daha az yoğunluğa sahip bu sokağa otopark giriş çıkışı da verilmiştir.
Yol
Yapı, herhangi bir sokakmışçasına dışarıdan başlayıp, zemin katta yapının içine giren ve en yukarıda son bulan, bazen daralan bazen meydanlaşan bir “yol” üzerinde, her hizmet biriminin komşuluk ilişkilerine göre ayrı ayrı düşünülerek konumlandırılması ile kurgulanmıştır. Bir anlamda üst üste katmanlanan bir kent dokusu oluşturulmuştur. Yol salt bir yerden bir yere gitmeye aracılık eden bir eleman biçiminde değil aynı zamanda bir dinlenme ve eğlenceli vakit geçirme mekanı olarak düşünülmüştür. Saat yönünün tersine gidildiğinde kişiyi yapının en yukarısına çıkardığından dolayı da karmaşıklık düzeyi düşürülmüştür.
Yapıyı sürekli kullanacaklar ile daha seyrek kullanacaklar arasındaki farklı davranış biçimi göz ardı edilmemiştir. Bu bağlamda üyelere hizmet verecek birimlerin tamamına zemin katta yer ayrılmıştır. Geniş bir meydanın etrafına dizilen bu birimler kendi içlerinde ikişer katlı olarak düşünülmüştür. Böylelikle her biri ayrı birer hizmet birimi haline bürünmüş ve birbirinden bağımsız tektonikler haline gelmiştir.
Sürekli kullanıcılar içinse yol hem bir dinlenme hem de boş vakitleri verimli kullanma çizgisi haline getirilmiştir. Bu rekreatif değişken yol sayesinde kullanıcı zaman içerisinde farklı mekanları keşfedecek ve de kendine özel mekanlar bularak yapı ile olan ilişkisini güçlendirecektir.
Sonu en üst katta, meclis salonunun önüne çıkan bir meydancık ile biten yolun, zevkle kullanılacak bir unsur olabilmesi adına bazı sosyal işlevli fonksiyonlar katlara dağıtılmıştır. Örneğin ikinci katta yemek yiyen bir çalışan kahve içmek için ya da çimlerde uzanmak için bir üst kata çıkacaktır. Tabi bu yürüyüş esnasında yol üzerinde sıkılmadan ilerleyecektir.
Yol boyunca dinlenme alanları, yeşil bölgeler, masa sporları, badminton ve kullanıcının hayal dünyası ile çeşitlenebilecek eğlenceler için yer ayrılmış ve tasarlanmıştır.
İklimlendirme
Yol aracılığı ile binaya, kontrollü ışık alımı ve havalandırma imkanı sağlayacak olan bir kabuk giydirilmiştir. Binanın hem aydınlatılması hem de havalandırılması adına birimlerin içi ve dışı olarak iki alan için farklı stratejiler izlenecektir. Örneğin birimlerin içi daha kontrollü bir biçimde iklimlendiriliyorken ortak kullanım alanları yarı doğal bırakılacaktır. Çünkü ısınan havanın yukarıya çıkması prensibi ile sağlanacak taze ve serin havayı sağlayacak kabuk civarı ve galeri boşlukları gibi birçok bölge mevcuttur. Bu yolla enerjiden tasarruf sağlanacaktır. Adana gibi sıcak bir kent için yarı açık alanlar ve gölgelik mekanlar da önemlidir. Bu düşünceyle de kütlelerin farklı konumlanışı sayesinde hem kabuk içinde hem de kabuk dışında birçok gölgelikli yarı açık ve kapalı mekan elde edilmiştir.
Strüktür ve Değişkenlik (Hiç Bitmeme)
Yapının orta alanı geniş bir galeri olarak tasarlanmıştır. Hafiflemiş olan bu alanın altına ise geniş açıklık gerektiren konferans salonu konumlandırılmıştır. Yine aynı strateji ile meclis salonu da en üste konularak strüktürel açıdan kolaylık sağlanmıştır.
Strüktür sistemi her katta yol üzerinde oluşan döşemeyi ayakta tutma görevi üstlenmiştir. Bu döşeme üzerinde ise birimler konumlanmıştır. Yani birimler genişçe bir alan içerisinde statik ve durağan olmayan bir düşünceyle biçimlenmiştir. Bu durumun getirisi ileride isteğe göre birimlerin yerlerinin değiştirilebilmesi imkanı olacaktır. Büyümesi gereken birimler büyüyebilir. Ya da konumunun farklılaşmasını isteyen birime kolaylık sağlanabilir. Zaten zaman içerisinde yavaş yavaş oluşan ve hiç bitmeyen bir hareketlilikle sürekli değişen geleneksel kent dokusunun ruhuna uygun olan da bu konsepttir. Değişken ve sürprizli mekanlar…